Yalıkavak, yıllarca Ege’nin Türk kıyılarındaki en önemli balıkçılık merkezlerinden biri, balıkçı ve sünger avcılarının teknelerinin sığındığı bir liman olmuştur. Bugün yerli halkın çoğu hala denizcidir.
Yalıkavak, bir yandan denizin ağır işçiliği olan balıkçılığı, diğer yanda da çağın getirdiği kahve, restoran ve barlar gibi turistik olguları günümüzde içiçe yaşamaktadır.
Getirdikleri deniz ürünlerini boşaltan balıkçı motorları ve yolcularını karaya çıkaran pırıl pırıl yatlar ile durmaksızın işleyen, bir yandan da dinlendirici, hem dost, hem de yabancı, eşsiz bir atmosfere sahiptir.
Bodrum’dan Yalıkavak’a karadan yapılan yolculuk sırasında, konuklar yarımada üzerinde en çok görülmesi gereken manzaraları seyrederler.
Verimli vadilerden yukarı doğru tırmandıktan sonra, yol dağın tepesini keserek aşağı doğru, yarımadanın ortasına iner ve Yalıkavak’a varmadan önce, yörenin ve güney kıyılarını ortadan iki ayırır.
Hepsi insanı kendine değişik vaatlerle çeken, çektiği yerde tutup öylece büyüleyip bırakan. Bu ‘koy-köy’lerin arasında en büyük olanı Turgutreis, gün be gün büyüyen bir sahil kasabası.
Çok değil bundan on yıl önce içinden incecik, toz toprak bir yol geçen, küçüğün de küçüğü bir köyken hiç kimseler yüzüne bakmazken; bugün Bodrum’a alternatif bir merkez konumunda.
Upuzun kumsalları, kendine özgü barlar sokağı, marinası, kocaman pazar yeri, büyük marketleri, aradığınız her şeyi bulabileceğiniz çarşısı, yoğun ve hareketli nüfusuyla ‘tatil demek Bodrumda olmak demek’ diyenlerin son yıllardaki gözdesi.